Soylenmis guzellikler var, benimkisi sadece onlari fotograflarla susleyip tekrardan hatirlara getirmek... They've already said what is to be said, so i'm just making it look nice and share.
25 Aralık 2009 Cuma
Lokman Hekimin Sev Dediği
18 Aralık 2009 Cuma
I Do Not Love You Except Because I Love You
I go from loving to not loving you,
From waiting to not waiting for you
My heart moves from cold to fire.
I love you only because it's you the one I love;
I hate you deeply, and hating you
Bend to you, and the measure of my changing love for you
Is that I do not see you but love you blindly.
Maybe January light will consume
My heart with its cruel
Ray, stealing my key to true calm.
In this part of the story I am the one who
Dies, the only one, and I will die of love because I love you,
Because I love you, Love, in fire and blood.
1 Aralık 2009 Salı
HAYATIM SANA OLAN AŞKIMDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL...
Gözlerin sorguluyor beni, hüzünlü ve sessiz
Düşüncelerime sızmağa çalışarak
Tıpkı ayın okyanusun derinliklerini görmek istemesi gibi
Hiç bir şey saklamadan hayatımı apaçık önüne serdim
Bu yüzden çözemiyorsun beni.
Eğer hayatım sıradan renkli bir taş olsaydı
Onu yüz parçaya bölebilir ve
Boynunda taşıman için ondan sana bir kolye yapabilirdim
Eğer o yuvarlak,kokulu sıradan küçük bir çiçek olsaydı
Onu hemen tutup koparabilir ve saçlarına kondurabilirdim
Eğer hayatım yalnızca bir zevk anı olsaydı
Huzurlu bir gülümseyişte belirebilir ve
Sen onu o anda çözebilirdin
Eğer o yalnızca bir keder yumağı olsaydı
Berrak gözyaşlarıyla sırrını sessizce açığa vurabilirdi
Ama benim hayatım sana olan aşkımdan başka bir şey değil
Ey benim en sevdiğim;
Zevkim ve cezam sınırsız
Yoksulluğum ve zenginliğim sonsuz...
Kalbim, kendi hayatın gibi hemen yanı başında duruyor
Ama sen, hiç bir zaman bütünüyle anlayamayacaksın onu.
RABİNDRANATH TAGORE
26 Kasım 2009 Perşembe
BOMBİKS MORİ - A. ALİ URAL
ne tığ gibiydin, ne tığın vardı
dokunmadan anlamak has ipeği
dokununca herkes anlardı
fakat yalnızdın bombiks mori
aşkın kararttı kozanı
keşke söyleseydiler
yaprağının ipek olacağını
tüccarlar, makaslar, kumaş topları
bıktın mı duttan
hint portakalı mı çekti canın
bombiks mori
kazanlar kaynarken yandı mı canın
bedestende kelebek bulutları...
sana yasak bombiks mori
giyemezsin sen ipeği
sana yasak bombiks mori
halkalar arasında kara kurdele
makas kes hadi
kavrulan kelebeği.
9 Haziran 2009 Salı
YÜRÜYELİM SENİNLE İSTANBULDA
Kırmızıyı sevdiğini bilseydim
hayallerim kıpkırmızı olurdu
İstanbul hala güneşin ardında
ufuklarında birkaç kara leke
birkaç kan pıhtısı dudaklarında
İstanbul hala sevimli mi sevimli
ve hala bir tomucuk tadında
yürüyelim seninle İstanbul'da
korkusuz bir rüyadır
bekler bizi Beykoz'da, Üsküdar'da
birkaç kuğu, birkaç mahzun kuştüyü
yenilgisiz bir muamma gibidir
arar buluşmayan ellerimizi
deli rüzgar yine sarhoş, hovarda
tam orada, Çamlıca yokuşunda
birkaç bulut çekelim gökyüzünden
damarlarımızdan geçirelim ve birden
bırakalım suların üzerine
sen bir defa konuş, sen bir defa gül
kumlu ebrular yapalım seninle
serpmeli ebrular, bülbülyuvası
hercaimenekşe, gonca ve sümbül
yüzün bir ay gibi parlarken gecenin ortasında
yürüyelim seninle İstanbul'da
boğaziçi mağrur türkülerini
gözlerine baka baka söyleyin
martılar üşüyünce
denizin sıcağında bulsunlar kalbimizi
anlayabilir misin
neden çıban gibi büyür bağrımda
büyür de kelebek olur bu sızı
kırmızıyı sevdiğini söyledin
bu yüzden mi günlerdir
İstanbul'da gül kokusu yayılan
tepeler kırmızı, sular kırmızı
İstanbul bilmeli ki, sahillerine
mehtabı taşıyan senin bakışlarındır
İstanbul bilmeli ki, limanlardan gemiler
önce senin yüreğine açılır
uzaklarda bir yerde
toprağı öpmek için eğilen bahçıvanın
parmaklarında hüzün
sana doğru akan nehrin
ağlayan suretidir
bir elimizde umut
bir elimizde sevda
yürüyelim seninle İstanbul'da
musiki kesilsin, tükensin yazı
çaresiz kalınca mızrap ve şiir
ozan bir kenara bıraksın sazı
ressam fırçasına neden mi kızgın
tuvalde çizgiler, renkler kırmızı
kırmızıyı sevdiğini bilince
çekilir mi artık güllerin nazı
Anadolukavağı'nda her akşam
burcu burcu bir rüyadır hayalin
karanlık, hüznünü düşürür dağa
kuşlar kanat çırpar, yıldızlar ağlar
endamın her sabah iner toprağa
hasret, yanlızlığı çoğaltan deniz
ayrılık acıyla süzülür kandan
nefesin fermandır Topkapı Sarayı'nda
dönüşünü bekliyor rıhtımda şehzadeler
öylesine yorgun, mahzun ve candan
İstanbul bir yanımda, sen bir yanımda
uykusundan uyanınca fırtına
dalgalar türkümüze aşina olur
yüzümüze bakınca deniz fenerleri
sahibini arayan gemilerin
çığlığıyla vurulur
tarih heyelandır hainlerin ardında
İstanbul tarihin soylu anası
biz bu yürüyüşü çiğdemlerden almışız
sevdayı kız kulesi'nden
yalıların burukluğu altında
geçiyoruz sokaklardan delice
anlayabilir misin
beyoğlu'nda gezinen
hayal kırıklığının benden türediğini
anlayabilir misin
kırmızı neden böyle
doldurur aynalara inleyen yüreğimi
sana giden yolların kavşağında
bir adam direniyor izini bulmak için
siliyor tanyerine akan alın terini
ufkunda sapsarı umudun rengi
mavi yitik, beyaz kızgın ve siyah
arıyor sessizce kaybolan günlerini
Gülhane'de simit satan çocuklar
nasıl anlasınlar ellerimizin
neden böyle çekingen olduğunu
Ayasofya önünde tramvay bekleyenler
gökyüzüne dokunurken bu acı
kimdir diye sorsunlar içlerinden
birlikte yürüyen iki yabancı
biz gitsek de, İstanbul'da yine de
yıllar yılı gezinmeli bu sızı
benden bir yaralı şiir kalmalı
senden bir tebessüm, bir de kırmızı
NURULLAH GENÇ
8 Haziran 2009 Pazartesi
Benimle Oynar Mısın? - Bülent Ortaçgil
Göklerdeki güneş olsam
Konuşmasam taş olsam
Yine de oynar mısın benimle
Sus olsam kusur olsam
Ağızdaki küfür olsam
Doğuştan esir olsam
Yine de oynar mısın benimle
Sayılmasam kaç olsam
Toprakdaki güç olsam
Aptal gibi suç olsam
Yine de oynar mısın benimle
Benimle oynar mısın
Benimle oynar mısın
Valiz - A.Ali Ural
Valiz
valizimi hazırlamama yardım et
kollarından çekiyorlar saatin
kollarımdan çekiyorlar
bekçi elini düdüğüne götürüyor
yardım et
şimdi
şimdi çocukların üzerini açtığı vakittir
parmak uçlarıma basarak
yandırmadan örtsem onları
uyku,hiçbir göze
çocuk gözüne yakıştığı kadar yakışmaz
uyku
bana da yakışır mı?
valizimi hazırlamama yardım et
kelimeleri sol tarafa koy
söylenmemiş olanları,yürünmemiş yolların yanına
kollarını mavi gömleğimin boynuna
ayrı ayrı koy güneşli günlerle karlı günleri
karıştırma
valizimi hazırlamama yardım et
sağ köşeye biblolarımı koy
tahtadan,camdan,tenekeden biblolarımı
harcamadığım demir paramı,deniz kabuklarımı
yolluk olarak bir elma,bir dilim portakal
bir hırka da koy belki üşürüm yolda
valizimi hazırlamama yardım et
kollarından çekiyorlar nehrin
kollarımdan çekiyorlar
bekçi elini düdüğüne götürüyor
en üste koy şiirlerimi
A.ALİ URAL